9 KASIM DADAŞ'IN NAMUS VE VEFA DESTANIDIR. 09 Kasım 2025, 10:54
9 KASIM DADAŞ'IN NAMUS VE VEFA DESTANIDIR. Kafkas Dağları’ndan kopup gelen kar fırtınası, Erzurum’un Top Dağı eteklerini kefen gibi sarıyordu. Her kar tanesi, gökten süzülen bir dua misali toprağa düşüyor; tipi, sanki Allah’ın ordusundan gönderilmiş melekler gibi, şehadete yürüyen dadaşların izlerini örtüyordu. Takvimler 9 Kasım 1877’yi gösterirken, Erzurum semalarında ölüm, artık bir son değil; imanla yoğrulmuş bir dirilişin habercisiydi. O gün, soğukla sıcak, ölümle umut, ihanetle vefa bir aradaydı. Ve kader, o beyaz örtünün altında kanla yazılacak bir destan hazırlıyordu. Rus İmparatorluğu’nun kudretli ordusu, General Vasily Geyman’ın emriyle Aziziye Tabyaları’na yönelmişti. Lakin bu, sadece bir askerî taarruz değildi; imanla küfrün, vefayla ihanetin çarpışacağı bir kader sahnesiydi. Geyman’ın planı kesindi: “Şafak sökmeden Erzurum düşecek.” Ama o bilmezdi ki Erzurum’da şafak, ezanla doğar; ezanı susturacak bir güç, bu toprakta hiç olmamıştır. O gece, ihanetin karanlığı da çökmüştü. Şehrin içindeki bazı Ermeni işbirlikçileri, gizli geçitleri gösteriyor, düşmana yol açıyordu. Rus askerleri, 2. Aziziye Tabyası’na sinsice sızdı. Uykudaki Mehmetçikler, süngüyle, kurşunla, ihanetten doğan bir karanlıkla şehit edildi. Ve sabahın ilk ışıklarıyla şehirde bir çığlık yankılandı: “Aziziye düştü!” Bu çığlık, bir annenin yüreğinden kopmuştu. Kocası tabyada, oğlu kışlada olan o kadın, feryadıyla Erzurum’u ayağa kaldırdı. O feryat, her evde yankı buldu. Gözleri yaşlı, kalpleri iman dolu dadaşlar, ellerine ne geçtiyse aldı. Kimi baltasını, kimi küreğini, kimi dedesinden kalan paslı bir kılıcı. Kadınlar başörtülerini bağladı, yaşlılar bastonlarını yere vurdu, çocuklar bile “Ben de gelirim!” diye haykırdı. Tam o sırada Ayaspaşa Camii’nin minaresinden, Hafız Abdullah Efendi’nin sesi gök kubbeyi yardı: “Allahu Ekber, Allahu Ekber!” O ses, ölümün üzerine inen bir meydan okumaydı. Ezan, Erzurum’un damarlarında cihadı tutuşturdu. Kar fırtınasının uğultusu, ezanla birleşip göklerde yankılandı. Ayaspaşa’dan, Gülahmet’ten, Gavurboğan’dan, Çırçır’dan, Yeğenağa’dan, Mahallebaşı’ndan, Muncu’dan dalga dalga yayıldı o iman. Şehrin her sokağı, Allah nidalarıyla doldu. Bir anda binler, on binler oldular. Ve önde yürüyen bir kadın: Nene Hatun! Elinde baltasıyla, gözlerinde alev, yüreğinde iman vardı. “Bugün evde oturan kadının Erzurum’da yeri yoktur!” dedi. Onun ardından yüzlerce kadın yürüdü. O gün Erzurum’da kadın, ana değil; cephede aslan oldu. Dadaşlar tabyalara vardığında kar diz boyuydu. Ama o kar, onların ayağını değil, düşmanın yüreğini dondurdu. “YA ALLAH, BİSMİLLAH, ALLAHU EKBER!” nidalarıyla tabyaya daldılar. Ruslar, karşılarında ordu değil, imanla delirmiş bir millet buldu. Bıçak, süngüye; taş, tüfeğe; dua, topa karşı durdu. Erzurum’un yiğitleri, karlar üstünde yürüyen destan oldular. Bir Dadaş, yaralı halde düşen kardeşini omzuna alırken “Dayan gardaş, daha şafak sökmedi” dedi. Bir başkası, düşmanın tüfeğini kapıp “Bu da Aziziye’ye hediye!” diye haykırdı. Kan, karla karıştı; dua, top sesine karıştı. Ve sonunda o tabya, o mukaddes taş duvar, yeniden Türk’ün ellerine geçti. O gün 1.600 Dadaş can verdi. Ama her biri, bayrağı yere düşürmeden ruhunu teslim etti. Aziziye artık bir tabya değil, imanla örülmüş bir türbeydi. Erzurum, o gün sadece bir şehir değil, yeniden dirilen bir milletti. Nene Hatun’un gözyaşları karın üzerine düştü. “Hamdolsun Ya Rab,” dedi, “Bayrağımız inmedi, ezanımız susturulmadı.” Ve Hafız Abdullah Efendi minareye tekrar çıktı. Bu kez ezan değil, şükür duası yankılandı semalarda. “Rabbim, şehitlerimizi kabul eyle. Bu şehre ihanet girerse, taşları bile dile gelsin!” Erzurum, o günden sonra sadece bir şehir adı değil, bir şeref nişanı oldu. Aziziye, bir kale değil, imanla yazılmış bir destan. Ve Dadaş, bir insan değil, bir kavram oldu: Vefanın, namusun, Allah’a sadakatin adı. Kahraman Dadaşlara, Hafız Abdullah Efendi'ye, Nene Hatun'a ve Aziziye'yi kanlarıyla sulayan her bir şehidimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun... Alıntı...
DIĞER HABERLER
-
Büyük insanlar fikirleriyle,ülküleriyle yaşayan insanlardır.
09 Kasım 2025, 10:59 -
9 KASIM DADAŞ'IN NAMUS VE VEFA DESTANIDIR.
09 Kasım 2025, 10:54 -
Bu Ateşi Söndüremezsiniz..
04 Kasım 2025, 11:44 -
Hür ve Bağımsız Duruşumuzla Sendikacılıkta Doğru Yoldayız!
04 Kasım 2025, 11:42 -
GÖDEKMERDAN: MEMUR VE EMEKLİ ENFLASYONUNUN ALTINDA KALDI, ONLARI GÖREN-DUYAN YOK!
03 Kasım 2025, 11:12 -
VERİLEN SÖZLER TUTULSUN! KİRA YARDIMI SÖZÜ HAYATA GEÇİRİLSİN!
03 Kasım 2025, 08:51 -
Memur kirasını ödeyemiyor, emeklileri ise geçinemiyor.
03 Kasım 2025, 08:46 -
Yarın Ekim ayı enflasyon rakamları açıklanacak. Memur ve emeklileri zaten biliyorda herkes bilsin...
03 Kasım 2025, 08:43 -
AÇLIK SINIRI 28.412 TL, YOKSULLUK SINIRI 92.547 TL OLDU! SABİT GELİRLİLERE EK ZAM ŞARTTIR!
03 Kasım 2025, 08:41 -
Genel Başkan İlim Gödekmerdan Cumhuriyetimiz kutlu olsun!
28 Ekim 2025, 10:11
