GENEL HABERLER
Büyük insanlar fikirleriyle,ülküleriyle yaşayan insanlardır.
09 Kasım 2025, 10:59
10 KASIM 1938 Büyük insanlar fikirleriyle,ülküleriyle yaşayan insanlardır.Mustafa Kemal Atatürk de bu manada dünyadaki en büyük insanlardan birisidir.Tartışılmaz büyüklüğü vardırki,diğer dünya devletlerindeki milletler bile onun Devlet adamlığını,bilgisini,vizyonunu,büyük komutanlığını örnek almaktadır. Dünyanın hiçbir coğrafyadında kendi ülkesinin kurtarıcısına,devlet kurucusuna hakaret edilmez.Edenin aklı dengesi sorgulanır, ancak ne yazıkki bizde ipini koparan delisi,haini,soysuzu,sopsuzu,kansızı Atatürke düşmanlık yapmakta ve yıllardır Atatürke yönelik alçaklığa imza atmaktadırlar. Mustafa Kemal Atatürk 'e saygısı,sevgisi,vefası olmayan her kim varsa Türkiye Cumhuriyetine yönelik farklı düşmanca hesapları olan insanlardır.Türkiye Cumhuriyetinin varlığı,bütünlüğü,milli mücadele çizgisine gümbe gün otururken,Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan Atatürk konusunda çok güzel ifadeler altını çize,çize anlatırken,ama kendini bilmez bazı kurum yetkilileri Atatürke saygısızlık ve vefasızlık yapmaktadır. Atatürk bu ülkenin en büyük ortak değerlerinden biridir.ona YAPILAN düşmanlık fikir ve düşünce özgürlüğü olarak görülmemelidir.Ancak kuyruk acısı olanlar bunu yapabilir.Türkiye Cumhuriyeti kıyamete kadar yaşayacaksa,ATATÜRK'ü de yaşatacak Türk milletinin bizzat kendisi olmalıdır. Maalesef Türkiye haini çok olan bir ülke. 1938 yılının 10 Kasım günü bu büyük insan,o güzel insan aramızdan ayrıldı. ÖLÜMÜNÜN YIL DÖNÜMÜNDE GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü VE SİLAH ARKADAŞLARINI RAHMETLE ANIYORUM.
9 KASIM DADAŞ'IN NAMUS VE VEFA DESTANIDIR.
09 Kasım 2025, 10:54
9 KASIM DADAŞ'IN NAMUS VE VEFA DESTANIDIR. Kafkas Dağları’ndan kopup gelen kar fırtınası, Erzurum’un Top Dağı eteklerini kefen gibi sarıyordu. Her kar tanesi, gökten süzülen bir dua misali toprağa düşüyor; tipi, sanki Allah’ın ordusundan gönderilmiş melekler gibi, şehadete yürüyen dadaşların izlerini örtüyordu. Takvimler 9 Kasım 1877’yi gösterirken, Erzurum semalarında ölüm, artık bir son değil; imanla yoğrulmuş bir dirilişin habercisiydi. O gün, soğukla sıcak, ölümle umut, ihanetle vefa bir aradaydı. Ve kader, o beyaz örtünün altında kanla yazılacak bir destan hazırlıyordu. Rus İmparatorluğu’nun kudretli ordusu, General Vasily Geyman’ın emriyle Aziziye Tabyaları’na yönelmişti. Lakin bu, sadece bir askerî taarruz değildi; imanla küfrün, vefayla ihanetin çarpışacağı bir kader sahnesiydi. Geyman’ın planı kesindi: “Şafak sökmeden Erzurum düşecek.” Ama o bilmezdi ki Erzurum’da şafak, ezanla doğar; ezanı susturacak bir güç, bu toprakta hiç olmamıştır. O gece, ihanetin karanlığı da çökmüştü. Şehrin içindeki bazı Ermeni işbirlikçileri, gizli geçitleri gösteriyor, düşmana yol açıyordu. Rus askerleri, 2. Aziziye Tabyası’na sinsice sızdı. Uykudaki Mehmetçikler, süngüyle, kurşunla, ihanetten doğan bir karanlıkla şehit edildi. Ve sabahın ilk ışıklarıyla şehirde bir çığlık yankılandı: “Aziziye düştü!” Bu çığlık, bir annenin yüreğinden kopmuştu. Kocası tabyada, oğlu kışlada olan o kadın, feryadıyla Erzurum’u ayağa kaldırdı. O feryat, her evde yankı buldu. Gözleri yaşlı, kalpleri iman dolu dadaşlar, ellerine ne geçtiyse aldı. Kimi baltasını, kimi küreğini, kimi dedesinden kalan paslı bir kılıcı. Kadınlar başörtülerini bağladı, yaşlılar bastonlarını yere vurdu, çocuklar bile “Ben de gelirim!” diye haykırdı. Tam o sırada Ayaspaşa Camii’nin minaresinden, Hafız Abdullah Efendi’nin sesi gök kubbeyi yardı: “Allahu Ekber, Allahu Ekber!” O ses, ölümün üzerine inen bir meydan okumaydı. Ezan, Erzurum’un damarlarında cihadı tutuşturdu. Kar fırtınasının uğultusu, ezanla birleşip göklerde yankılandı. Ayaspaşa’dan, Gülahmet’ten, Gavurboğan’dan, Çırçır’dan, Yeğenağa’dan, Mahallebaşı’ndan, Muncu’dan dalga dalga yayıldı o iman. Şehrin her sokağı, Allah nidalarıyla doldu. Bir anda binler, on binler oldular. Ve önde yürüyen bir kadın: Nene Hatun! Elinde baltasıyla, gözlerinde alev, yüreğinde iman vardı. “Bugün evde oturan kadının Erzurum’da yeri yoktur!” dedi. Onun ardından yüzlerce kadın yürüdü. O gün Erzurum’da kadın, ana değil; cephede aslan oldu. Dadaşlar tabyalara vardığında kar diz boyuydu. Ama o kar, onların ayağını değil, düşmanın yüreğini dondurdu. “YA ALLAH, BİSMİLLAH, ALLAHU EKBER!” nidalarıyla tabyaya daldılar. Ruslar, karşılarında ordu değil, imanla delirmiş bir millet buldu. Bıçak, süngüye; taş, tüfeğe; dua, topa karşı durdu. Erzurum’un yiğitleri, karlar üstünde yürüyen destan oldular. Bir Dadaş, yaralı halde düşen kardeşini omzuna alırken “Dayan gardaş, daha şafak sökmedi” dedi. Bir başkası, düşmanın tüfeğini kapıp “Bu da Aziziye’ye hediye!” diye haykırdı. Kan, karla karıştı; dua, top sesine karıştı. Ve sonunda o tabya, o mukaddes taş duvar, yeniden Türk’ün ellerine geçti. O gün 1.600 Dadaş can verdi. Ama her biri, bayrağı yere düşürmeden ruhunu teslim etti. Aziziye artık bir tabya değil, imanla örülmüş bir türbeydi. Erzurum, o gün sadece bir şehir değil, yeniden dirilen bir milletti. Nene Hatun’un gözyaşları karın üzerine düştü. “Hamdolsun Ya Rab,” dedi, “Bayrağımız inmedi, ezanımız susturulmadı.” Ve Hafız Abdullah Efendi minareye tekrar çıktı. Bu kez ezan değil, şükür duası yankılandı semalarda. “Rabbim, şehitlerimizi kabul eyle. Bu şehre ihanet girerse, taşları bile dile gelsin!” Erzurum, o günden sonra sadece bir şehir adı değil, bir şeref nişanı oldu. Aziziye, bir kale değil, imanla yazılmış bir destan. Ve Dadaş, bir insan değil, bir kavram oldu: Vefanın, namusun, Allah’a sadakatin adı. Kahraman Dadaşlara, Hafız Abdullah Efendi'ye, Nene Hatun'a ve Aziziye'yi kanlarıyla sulayan her bir şehidimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun... Alıntı...
Bu Ateşi Söndüremezsiniz..
04 Kasım 2025, 11:44
Bu Ateşi Söndüremezsiniz.. Sendikal mücadelemizde bazen önümüze dağlar çıkar,rüzgâr sert eser, yollar kapanır.Ama insanın içinde bir yer vardır ki, oraya hiçbir fırtına dokunamaz. İşte o yer, insanın inancı, azmi ve tutkusudur. O ateş bir kez yanarsa, hiçbir karanlık, hiçbir soğuk, hiçbir yağmur onu söndüremez. Bu ateş, hedeflerine adım adım emin bir şekilde yürüyen Türkiye sevdalılarının kalbinde yanar. Kimileri pes eder, kimileri kaçar; ama o ateşi taşıyanlar için geri dönüş yoktur. Çünkü onlar bilirler ki, en büyük başarılar en zor ve dikenli yollardan geçer. Sağlık çalışanları bazen sizi anlamaz, sizi eleştirir, hatta yaptıklarınızla alay ederler. Fakat senin içinde yanan o ateş, onların kelimelerinden Güçlüdür. Nihayetinde sizin duruşunuz doğruymuş, sağlık çalışanları kazansın diye kendinizi feda etmişsiniz,haklıymışsınız diyeceklerdir.Çünkü o ateş kendi değerine inanmanın,sağlık çalışanları için hedefe yürümenin,fitneye fesada algıya rağmen devam etmenin sembolüdür. Unutma,bu ateş başkalarının algısına yalanına dolanına ve onayına bağlı değildir. Onu kimse sana veremez, senden de kimse alamaz. Ne kadar zor olursa olsun, mücadeleye yürümeye devam edeceğiz. Sendikal zeminde ki bu kirli yapıyı hep birlikte temizleyeceğiz. Ülkemizin dört bir yanında ki, teşkilat yöneticilerimize, üyelerimize selam olsun.
Hür ve Bağımsız Duruşumuzla Sendikacılıkta Doğru Yoldayız!
04 Kasım 2025, 11:42
Hür ve Bağımsız Duruşumuzla Sendikacılıkta Doğru Yoldayız! Değerli Kamu Çalışanları, Kurucusu ve Genel Başkanı olarak, Sağlıkta Hak Sendikası'na gösterilen büyük ve artan ilgi, sendikal alanda savunduğumuz hür ve millî çizginin ne kadar isabetli olduğunu kanıtlamaktadır. Bu yükselişimiz, haklı olarak camianın dikkatini çekmektedir. Özellikle son dönemde, geçmişte omuz omuza mücadele ettiğimiz, Türk milliyetçisi kimliğiyle bilinen değerli sendikacı dostlarımızın bize destek olup olmadığı yönündeki sorular, beni çok mutlu ediyor. Bu sorular, bizim için bir onur vesilesidir. Çünkü yürüdüğümüz yolun doğruluğunu ve manevi desteği hak ettiğimizi tescillemektedir. Bizim sendikal mücadelemiz; sadece ekonomik kazanım değil, aynı zamanda hür, yerli ve millî bir hizmet anlayışının eseridir. Makam odaklı değil, memleket sevdasıyla yoğrulmuş, kamu çalışanının özgür iradesine dayanan bir sendikacılık yapıyoruz. Sağlıkta Hak Sendikası olarak, geçmişten aldığımız tecrübe ve kararlılıkla, millî sendikacılığın bayrağını en yükseğe taşımakta, tüm kamu çalışanlarının hakları için tavizsiz ve ilkeli bir mücadele vermekteyiz. Birlikte güçlüyüz, birlikte başaracağız.
GÖDEKMERDAN: MEMUR VE EMEKLİ ENFLASYONUNUN ALTINDA KALDI, ONLARI GÖREN-DUYAN YOK!
03 Kasım 2025, 11:12
GÖDEKMERDAN: MEMUR VE EMEKLİ ENFLASYONUNUN ALTINDA KALDI, ONLARI GÖREN-DUYAN YOK! TÜİK in açıkladığı verilere göre Ekim ayında enflasyon % 2,55 arttı. Yıllık enflasyon ise % 32,87 oldu. Bağımsız araştırma şirketi ENAG’a göre ise, Ekim ayında enflasyon % 3,74 yıllık enflasyon ise % 60,00 olarak açıklanmıştır. Yılın ikinci altı ayı için alınan artış SADECE %5 iken yılın ikinci yarısında, ilk dört ayda oluşan enflasyon % 10,24 olmuş, verilen artışın neredeyse tamamı dört ayda erimiştir. KASIM AYI KİRA ARTIŞ MİKTARI % 37,15 Temmuz ayında memur ve emeklilerinin aylıklarına yapılan artış sadece % 5! TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Kasım ayında kira kontratını yenileyecek olanlar, kiralarını % 37,15 oranında artıracaklar. Kirada oturan memur ve emeklileri bir yandan enflasyon, bir yandan kira artışları ile boğuşmaya devam edecek. Sonuç olarak, istatistik oyunları memur ve emeklinin, dar gelirlinin cebinin boşalmasını önleyemiyor. ENFLASYON FARKI AYLIK OLARAK MAAŞLARA YANSITILMALIDIR Altı ayda bir alınan artışlar daha ilk aylardan enflasyon altında kalmakta ve sabit gelirlilerin alım gücü düşmektedir. Altı ay sonra verilen enflasyon farkı geçmiş dönemleri kapsamadığından o ana kadar oluşan farklar sabit gelirlilerin cebinden çıkmaktadır. Öncelikle yıllardır oluşan kayıplar karşılanmalı, sonrasında ise aylık olarak enflasyon kayıpları maaşlara yansıtılmalıdır. ÇALIŞANLARIN VERGİ DİLİMİ %10'DA SABİTLENMELİDİR Yıllardır enflasyon altında maaş zammı alan memurların en büyük sorunlarından biri de vergi yükünün yüksek olmasıdır. Tüm memur, emekli ve diğer çalışanların maaşlarından gelir vergisi oranında kesintiler peşin yapılmaktadır. Memurlar özellikle yılın ikinci yarısında alınan zammı zaten görememekte, yılın ikinci yarısına doğru vergi dilimine girilmektedir. Yani verilen zam zaten kepçeyle geri alınmaktadır. Bir çok kesime verilen vergi avantajları ne yazık ki kamu görevlilerine verilmemektedir. Yıllık geliri ortalama kamu çalışanının yıllık kazancının kat ve kat fazlası olanlara belirli miktara kadar sıfır vergi avantajı sunulurken kamu çalışanları yılın ilk ayından itibaren %15 vergi vermekte, yılın geriye kalan aylarında ise bu oran %20 ve %27’ye kadar çıkmaktadır. Bu nedenledir ki yeni bir düzenleme yapılmalı, vergi dilimi %10’dan başlamalı ve vergi dilim oranları kamu görevlileri için %10’da sabitlenmelidir. MEMUR VE EMEKLİLERE REFAH PAYI ŞARTTIR! Yıllardır memur ve emeklilerin almış oldukları artışlar TÜİK enflasyonunun altında kalmış, altı ay sonra enflasyon farkı ile TÜİK verileri kadar artış yapılmıştır. Bu da demek oluyor ki aslında memur ve emeklilerin ücretleri yerinde saymış, hiçbir zam alınamamıştır. Bilinmelidir ki enflasyon kadar artış SIFIR zamdır. Kaldı ki TÜİK enflasyonu kadar yapılan artış ise alım gücünü düşüren eksi zamdır. Temmuz ayında enflasyon farkı ile birlikte verilen %15.57'lik artış sabit gelirlilerin alım gücünü artırmadı. Enflasyon farkını saymazsak verilen artış aslında sadece %5! 8. Dönem Toplu Sözleşmelerinde 2026-2027 yılları için verilecek rakamlar da zaten yine zamanı geldiğinde enflasyon altında kalacaktır. Alım gücünü artırmak için enflasyonun üzerinde refah payı şarttır. Tüm bu nedenlerle memur ve emeklilere enflasyon altında kalmayacak REFAH PAYI verilmesi şarttır. #Enflasyon
VERİLEN SÖZLER TUTULSUN! KİRA YARDIMI SÖZÜ HAYATA GEÇİRİLSİN!
03 Kasım 2025, 08:51
VERİLEN SÖZLER TUTULSUN! KİRA YARDIMI SÖZÜ HAYATA GEÇİRİLSİN! Ekim ayı verilerine göre Ülkemizde ortalama kira 24.923 TL’dir. Bazı illerimizde ise ortalama kira; İstanbul'da 33.322 TL, Ankara'da 28.415 TL, İzmir'de 28.758 TL, Muğla’da 33.544 TL, Antalya'da 25.491 TL'dir. Ortalama memur maaşının 53 bin TL olduğu günümüzde memurlar kiralarını nasıl ödeyecek? Seçim öncesi verilen sözler tutulsun, kira yardımı hayata geçsin... #Kirayardımı
Memur kirasını ödeyemiyor, emeklileri ise geçinemiyor.
03 Kasım 2025, 08:46
Memur kirasını ödeyemiyor, emeklileri ise geçinemiyor. Hal böyleyken büyük bir çoğunluk da 'sendikalar uyuyor, sendikalar nerde?' diyor. Aslında böyle söylemde bulunanların büyük bir bölümü ya SİYASİ ve ETKİSİZ sendikalara üye, ya da sendikasız! Asıl tüm bu olumsuz koşullar yaşanırken söylenmesi gereken 'memurlar uyuyor, memurlar nerde?' sorusudur! ❗ Unutmayın! Sessiz kalmak, yanlış tercihte ısrar etmek bu düzenin devamına katkıdır. Artık sormanın değil, sorumluluk almanın zamanıdır...
Yarın Ekim ayı enflasyon rakamları açıklanacak. Memur ve emeklileri zaten biliyorda herkes bilsin...
03 Kasım 2025, 08:43
Yarın Ekim ayı enflasyon rakamları açıklanacak. Memur ve emeklileri zaten biliyorda herkes bilsin... Kamu çalışanları ve emeklileri ikinci altı ay için SADECE %5 artış almış ama daha ilk üç aydan #enflasyon %7.5 olmuştu. Yarın açıklanacak enflasyon rakamları ise %2.5-%3 arasında bekleniyor. Yani siz altı ay için %5 artış vereceksiniz ancak daha ilk dört aydan enflasyon %10 olacak. Sonrada #memur ve emekliye enflasyona ezdirmiyoruz diyeceksiniz! Memur arkadaşım sen de bu rakamları yıllardır toplu sözleşme masasında heba edenlere YETKİ vermeye devam et... Yıllardır enflasyon altında artış aldın, 2026-2027 yıllarında da bu durum devam edecek. Kamu çalışanları ve emeklileri ikinci altı ay için SADECE %5 artış almış ama daha ilk üç aydan #enflasyon %7.5 olmuştu. Yarın açıklanacak enflasyon rakamları ise %2.5-%3 arasında bekleniyor. Yani siz altı ay için %5 artış vereceksiniz ancak daha ilk dört aydan enflasyon %10 olacak. Sonrada #memur ve emekliye enflasyona ezdirmiyoruz diyeceksiniz! Memur arkadaşım sen de bu rakamları yıllardır toplu sözleşme masasında heba edenlere YETKİ vermeye devam et... Yıllardır enflasyon altında artış aldın, 2026-2027 yıllarında da bu durum devam edecek.
AÇLIK SINIRI 28.412 TL, YOKSULLUK SINIRI 92.547 TL OLDU! SABİT GELİRLİLERE EK ZAM ŞARTTIR!
03 Kasım 2025, 08:41
AÇLIK SINIRI 28.412 TL, YOKSULLUK SINIRI 92.547 TL OLDU! SABİT GELİRLİLERE EK ZAM ŞARTTIR! TÜRK-İŞ Araştırmasının 2025 Ekim ayı sonucuna göre; Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 28.412 TL’ye, Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 92.547 TL’ye, Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 36.484 TL’ye yükseldi. Asgari ücretin 22.104 TL, ortalama emekli sandığı aylığının 23 bin 754 TL, BAĞKUR-SSK emekli aylığının 16 bin 881 TL ve ortalama memur maaşının 53 bin TL olduğu günümüzde sabit gelirliler açlık ve yoksullukla mücadele ediyor. Ortalama memur maaşı YOKSULLUK SINIRI’nın neredeyse yarısına gelmiştir. Sabit gelirlilerin artışları her daim enflasyon altında kaldığı ve enflasyon altında artışlara imza atıldığı için bu duruma gelinmiştir. 2026-2027 yıllarını içeren ve Ağustos ayında tamamlanan 8. dönem toplu sözleşmede de enflasyon altında kalmaya devam edin denilmiştir. AMASIZ FAKATSIZ memur ve emeklilerin ücretlerine EK ARTIŞ verilmelidir. #AçlıkSınırı #yoksulluksınırı
Genel Başkan İlim Gödekmerdan Cumhuriyetimiz kutlu olsun!
28 Ekim 2025, 10:11
Hak-Sen Konfederasyonu Bölge Başkanı ve Sağlıkta Hak Sendikası Genel Başkanı İlim Gödekmerdan'ın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla bir kutlama mesaji yayımladı Cumhuriyetimiz kutlu olsun! Doğunun Gürsesi / Hak-Sen Konfederasyonu Bölge Başkanı ve Sağlıkta Hak Sendikası Genel Başkanı İlim Gödekmerdan'ın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Mesajı:“Bugün Cumhuriyetimizin 102. yıl dönümüne ulaşmanın heyecanını, haklı onur ve kıvancını yaşıyoruz.Bilindiği üzere ülkemizin mağlubiyeti ile neticelenen Birinci Cihan Harbi neticesinde, aziz vatanın her bir köşesi işgal edilmiş, binlerce yıllık mazisinde en önemli hasleti bağımsızlık olan Türk Milleti, esaret altına alınmak istenmiştir. Fakat Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde topyekûn bir mücadele sergileyen yüce Türk Milleti, tarihte eşi görülmeyen bu mücadele neticesinde istiklalini kazanmayı bilmiştir. Bu büyük zaferin sonunda Mustafa Kemal Atatürk, “egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” diyerek, 29 Ekim 1923’te Türkiye’nin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğunu tüm dünyaya ilan etmiştir. Başkan Gödekmerdan, Cumhuriyet’in Türk milletinin kaderinde yer almış, Türk milletinin istek ve karakterine uygun devlet şekli ve siyasi dönemin adı olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Türk Milleti gücünü bağımsızlıktan alan ve bu uğurda canını vermekten çekinmeyen yüce bir millettir. Halkın kendi kendini idare edebilme özgürlüğüne sahip olan Cumhuriyet, ezelden beri hür olan Türk Milleti’ne en uygun yönetim biçimidir. Cumhuriyet, her şeyini kaybetmiş bir milletin ulusal bağımsızlığını kazabilmek için giriştiği Mili Mücadelenin sonucunda elde ettiği bir zaferin sonucudur. Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazanılan Milli Mücadele ile tarihte eşine çok az rastlanır bir başarı gerçekleşmiştir. Bugün 102. Yılını kutladığımız Cumhuriyet, bizi millet olarak bir arada tutan, toplumsal bütünlüğümüzü, dayanışmamızı sağlayan, eşitliği ve özgürlüğü oluşturan, milletimizin tarih sahnesinde yeniden dirilişinin simgesi; bu cennet toprakların bölünemeyeceğinin ve ilelebet payidar kalacağının en büyük kanıtıdır. Cumhuriyet, Türk milletinin kaderinde yer almış, Türk milletinin istek ve karakterine uygun devlet şekli ve siyasi dönemin adıdır. Cumhuriyet’i korumak ve gelecek nesillere taşımak hepimizin görevidir. Ortak paydamız Atatürk’ün en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar korumak ve yaşatmaktır. Cumhuriyet Bayramı’mızın 102. yıldönümünde, Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, vatan uğruna gözünü kırpmadan canını veren şehitlerimizi ve gazilerimizi şükranla, saygıyla, rahmetle anıyor; Cumhuriyetimizin 102. yıl dönümünü en kalbi duygularımla kutluyorum. ”
Sağlık Bakanlığı Promosyon Anlaşması Çalışanların Emeğini Yansıtmıyor,
24 Ekim 2025, 13:02
Sağlık Bakanlığı Promosyon Anlaşması Çalışanların Emeğini Yansıtmıyor, Sağlıkta Hak Sendikası olarak, Sağlık Bakanlığı ile yapılan son banka promosyon anlaşmasını sağlık çalışanlarının emeğini ve alın terini karşılamaktan uzak bulduğumuzu kamuoyu ile paylaşıyoruz. Yıllardır ekonomik sıkıntılarla mücadele eden sağlık çalışanları, beklentilerini karşılamayan bu anlaşmayla bir kez daha hayal kırıklığına uğramıştır. Enflasyonun hızla arttığı, temel yaşam maliyetlerinin katlandığı bir dönemde yapılan bu promosyon miktarı, çalışanların gerçek ekonomik koşullarıyla bağdaşmamaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın, bu anlaşmayı çalışanların görüş ve taleplerini almadan, şeffaflıktan uzak bir biçimde yürütmesi ayrıca kabul edilemezdir. Promosyon tutarlarının belirlenmesinde sendikaların ve çalışan temsilcilerinin aktif biçimde sürece dahil edilmesi gerekirken, bu süreç ne yazık ki kapalı kapılar ardında yürütülmüştür. Sağlıkta Hak Sendikası olarak; Promosyon anlaşmalarının yeniden ve güncel ekonomik şartlar dikkate alınarak düzenlenmesini, Her il ve kurum bazında çalışanların eşit şekilde faydalanacağı adil bir sistemin oluşturulmasını, Promosyon anlaşmaları sürecine çalışan temsilcilerinin zorunlu katılımını talep ediyoruz. Sağlık çalışanlarının alın teri, düşük promosyon rakamlarıyla değersizleştirilemez. Emeğe saygı, adil paylaşım ve şeffaf süreçler istiyoruz. “Sağlık çalışanının sesi, hakkın ve adaletin savunucusu” Sağlıkta Hak Sendikası.
Sendikacılık bir meslek değil, bir duruştur.
23 Ekim 2025, 14:17
Bakanlık, daha önce illere devrettiği yetkiden ne zaman ve neden vazgeçti? Türkiye genelini kapsayan şartname hazırlamadan, bankalara ihale daveti göndermeden tek bir bankayla anlaşma yapma yetkisi bulunmamaktadır. Bu süreç hukuken usulsüz, mali açıdan yetersiz, sendikal açıdan da beceriksizliktir. Sendikacılık bir meslek değil, bir duruştur. O halde Banka maaş promosyonu hepimizin ortak sorunuysa, Bankaların tavrı hepimizi iğrite ediyorsa, Bakanlığın çalışanlara değer vermemesi hepimizin canını sıkıyorsa, mücadeleyi ayrı ayrı veremeyiz! Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için mücadele etmeliyiz! Bu rakamlar Bakanlığa asla yakışmaz! 90.000 TL + 10.000 TL Para puan kabul edilemez! Sağlık çalışanı emeğinin karşılığını istiyor! Gelin hep birlikte o duruşu gösterelim.